Makam odasındaki eşyaların haczedilmesiyle ilgili konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Odabaşı, hacze gerekçe gösterilen tazminat kararlarına temel teşkil eden imar uygulamalarının Danıştay tarafından iptal edildiğini söyledi.
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın makam odasına 8 Haziran Çarşamba günü haciz işlemi uygulandı. Yaklaşık 3 saat süren haciz işlemi sonrasında odada bulunan koltuklar, masalar, sandalyeler ve televizyon haczedildi.
Odabaşı, Kadıköy Belediyesi’nin borçları gerekçe gösterilerek makam odasındaki eşyaların haczedilmesiyle ilgili konuştu.
1994’lü yıllarda Kadıköy’ün 4 mahallesinde imar uygulaması yapıldığını anlatan Odabaşı, bu uygulamadan sonra bedel artırımı davası açıldığını söyledi. “Bedel artımı davası sonucunda, bu arada Anayasa Mahkemesi’nin verdiği birkaç tane karar neticesinde mahkeme, bu davayı açan, uygulamadan etkilenen yurttaşlara tazminat ödememize hükmediyor.” bilgisini aktaran Odabaşı, şöyle konuştu:
“Bu karar çıktıktan hemen sonra ve bununla ilgili yüze yakın, belki yüzden fazla davamız var. Bu kararlar çıkma sırasında, Danıştay 94 yılında yapılan bu uygulamanın, yani 18’inci madde uygulamasına esas olan imar uygulamasını iptal ediyor. Yani bizim mahkeme kararlarında tazminat ödememize hükmedilen kararın temeli ortadan kalkıyor. Biz de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yeni imar planlarının bu çerçevede düzenlenmesi için bir başvuru yaptık. Niye Çevre, Şehircilik Bakanlığı’na yaptık? 2013 yılında bu mahalleler, Bakanlar Kurulu kararıyla ‘riskli alan’ ilan edildi. Riskli alan ilan edildiğinden dolayı artık orada 6306 Sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin 5’inci fıkrası gereğince bizim, yani Kadıköy Belediyesi’nin imar yapma yetkisi, plan yapma yetkisi kaldırıldı.
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yurttaşların haklarını vermesi gerekiyor”
Tek yetki Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nda. Çevre, Şehircilik Bakanlığı burada yeni bir uygulama yaparak, 18’inci madde uygulaması yaparak bu yurttaşların haklarını vermesi gerekiyordu. Biz bunu bakanlığa yazdık. Sayın bakanımızla birkaç sefer görüştüm. Son görüşmemizde bu bunun bir şekilde çözülmesi gerektiği noktasında mutabık kaldık ama o gün bugündür, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiyor.
Bu arada da kesinleşen bir mahkeme kararı var. Bakanlık bu yükümlülüğü yerine getirmediğinden dolayı mahkeme kararıyla da muhatap olan Kadıköy Belediyesi. Biz bu paraları ödeme noktasına geldiğimizde bu paraları bugün ödesek bile yarın bu paraları ödediğimiz kişilerden geri isteyeceğiz. Çünkü temeli ortadan kalkan bir mahkeme kararından bahsediyoruz. Eğer bakanlık kendi üzerine düşeni yapıp gerekli yazışmaları yaparsa, biz kesinleşen mahkeme kararlarında yargılamanın iadesini, derdest olan davalarda da bu kararı koyarak, bakanlığın bu yazısını koyarak husumet itirazından davalar, bizim aleyhimizde açılan davalar reddedilecek.
“Bu paralar ödense dahi geri alınacak”
Yani ben 20 yıllık bir avukat olarak, hukukçu olarak biliyorum. Bunun böyle olacağını tüm hukukçular da bilir. Bu nedenle biz bu paraları ödemiyoruz. Çünkü Kadıköy Belediyesi’nin gelir kaynağı, Kadıköylülerin emeklerinden, vergilerinden toplanan paralar oluşuyor ve bizim bunu doğru bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Halka hizmet etmek noktasında yurttaşlarımızın, komşularımızın sorunlarını çözme noktasında kullanmamız gerekiyor. Bu paralar ödense dahi yarın geri alınacak fakat geri alınması da uzun yıllar alabilir. Bakanlık biraz hızlı olursa bu mevzu hemen çözülür ve insanlar da hak kayıpları varsa, yeni yapılacak imar düzenlemesinden sonra hak kayıpları varsa, o hak kayıplarını tazminat yoluyla bakanlıktan isteyebilir.”
Kadıköy Belediye Başkanı Odabaşı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tavrının kasıtlı olup olmadığına ilişkin de şunları söyledi:
Bakanlığın işi yavaşlatması, böyle ağırdan alması bende o izlenimi doğuruyor ama çok yoğun da olabilirler. İş yoğunlukları da fazla olabilir. Umarım öyle değildir. Yani bir kasıt yoktur. Sadece iş yoğunluğundan kaynaklı bir geciktirme vardır. 5 dakikada çözülecek bir mevzu. Sorun belki 5 dakikada çözülmeyecek ama bizim sorumluluğumuzun ortadan kalkması 5 dakikalık bir iş. İki cümlelik bir yazının ilgili kurumlara, mahkemelere, tapuya gitmesiyle alakalı. Biz dün encümen kararımızı aldık. 94 yılında yapılan imar planı iptal edildiğinden dolayı tüm hak sahiplerinin, bize ait dava açan tüm hak sahiplerinin haklarını tapu tarafından bu komşularımıza iadesini istedik. O süreç de devam ediyor. O nedenle haciz işlemi yapılıyor.
“Masa, sandalye, televizyon hepsini aldılar”
Yapılan haciz işlemi, çok iyi niyetli haciz işlemi değil. Yani burası makam odası. Zaten başka hiçbir şeyi haczedemezler. Sadece bir Yargıtay kararı uyarınca makam odasında, makam odasının tümünü de haczedemezler. Sadece koltuğu haczedebilirler. Öyle bir Yargıtay kararı var. Benim derdim koltuk derdi değil. Buradaki tüm masa, sandalye, toplantı masası, şurada toplantı masası vardı, koltuk vardı, televizyon vardı bir tane. Onu aldılar. Dediğim gibi yani benim derdim odamın güzel olması, aman bir şey olması değil çünkü ben zaten çok fazla burada oturan birisi değilim. Daha çok sokakta komşularımla beraber sorunları çözmek için sahadayız.
“Belediyeyi itibarsızlaştırmak için yapılan davranış”
Meslektaşlarım adına çok üzüntü yaşadım. Ben de avukatım. Buradan, gizliden böyle kamera arkası, gizli kamerayla elinde çekim yapıp, aşağıda mobilyalar yüklenirken çekim yapıp bunun basına servis edilmesi, yaptıkları sosyal medya paylaşımları bir avukata yakışan davranışlar değil. Bizim mesleğimizin etik kuralları vardır. Yazılı olan, yazılı olmayan kuralları vardır. Bu kurallarla mesleğimizi sürdürürüz. Elbette belediye başkanı olduğum için şu an avukatlık yapmıyorum. Dün buraya hacze giren arkadaşlarımın, meslektaşlarımın o davranışlarından üzüntü duydum. Hem İstanbul Barosu Başkanlığı’na hem Cumhuriyet Başsavcılığı’na hem de tazminat davası açarak yaptıkları sosyal medya paylaşımları da dahil olmak üzere hepsine karşı Kadıköylünün hakkını aramaya devam edeceğim. Çünkü belediyeyi itibarsızlaştırmak için yapılan davranış.
“Amaçları parayı tahsil etmek değil”
Buradan kaldırdıkları mobilyanın değeri 22 bin 500 lira. Borç 2 milyon 160 bin lira. Yani 22 bin 500 lira ile 2 milyon 160 bin liralık borcu mu tahsil edecekler. Tahminim, 20 bin liralık bir icra burada muhafaza masrafı yapmışlardır. Amaçlarının parayı tahsil etmek olmadığına ilişkin en büyük işareti budur.” (ANKA)