Yayasınız…
Yaya kaldırımında yürüyorsunuz:
Birdenbire arkanızdan gelen bir motosiklet sesi…
Sıçrıyor ve dehşetle, arkanıza bakarak yana kaçmaya çalışıyorsunuz…
Size çarpmasına ramak kalmış bir motosiklet yanınızdan sıyrılıp geçiyor!
Yayasınız…
Yaya kaldırımında yürüyorsunuz…
Birdenbire karşınızdan bir motosiklet üzerinize doğru hızla zigzaglar çizerek geliyor…
Kaçacaksınız ama ne tarafa; çünkü motosiklet zigzaklar çizerek geliyor üzerinize…
Taş kesilip heykel gibi duruyor, motosikletin size göre manevra yaparak çarpmadan geçmesine yardımcı oluyorsunuz!
Yayasınız…
Yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçiyorsunuz…
Kırmızı ışıkta durmuş olan araçların arasından birdenbire, bir motosiklet fırlayıp, sağa dönmek üzere üzerinize geliyor…
Kendinizi zor kurtarıyorsunuz!
Yayasınız…
Ana caddeye paralel olarak kaldırımda yürürken, ana caddeye dik olan tekyönlü bir sokağın bir köşesinden öteki köşesine, yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçiyorsunuz…
Sağ tarafınızda, sadece caddeden tekyön girişi olan, çıkışı olmayan sokaktan, ters yönden, hiç bakmadığınız taraftan, bir motosiklet çıkıyor ve üzerinize dönüyor.
Ezilmekten kıl payı kurtuluyorsunuz.
Yayasınız…
Caddede yaya geçidinden karşıdan karşıya geçiyorsunuz…
Bütün arabalar durmuş size yol veriyor…
Durmuş olan arabaların tam arasından bir motosiklet üzerinize fırlıyor…
Caddenin öteki şeridine geçtiğinizde, aynı olayı bir kez daha yaşıyorsunuz…
Karşı kaldırıma vardığınızda (tabii varabilirseniz) savaştan çıkmış gibisiniz!
* * *
Şoförsünüz…
Kendi şeridinizde, düzgün biçimde gidiyorsunuz…
Sağ yanınızda, kaldırımla olan daracık aranızdan bir motosiklet, dikiz aynanızı kırarak geçiyor.
Sol yanınızdan bir başka motosiklet, karşıdan gelen arabaların şeridine de tecavüz ederek, vın diye geçiyor…
Sağınızdan, solunuzdan arabanıza sürünerek geçenler yetmiyormuş gibi, bir de sağdan, soldan ve karşınızdan üzerinize üzerinize dönüyor veya geliyorlar.
* * *
Emilia Clarke’ın başrol oyuncusu olduğu “Senden Önce Ben” adlı bir film görmüştüm. Sam Claflin, karşıdan karşıya geçerken, bir motosikletin çarpması sonunda felç olmuş genç ve yakışıklı milyarder bir işadamını oynuyordu.
“Amma abartmışlar, hiç olmazsa otomobil çarpmış olsaydı” diye düşünmüştüm.
Oysa şimdi İstanbul’daki yayalardan şanslı olanlar, her gün birkaç kez bir motosikletli kazasına uğramaktan kıl payı kurtuluyor, şanslı olmayanlar ise dertlerini anlatacak kimse bulamıyor.
Şoförlerin şikâyetlerini ise hiç sormayın:
Tüm İstanbullular bu “Motosikletli Teröründen”, “İllallah” demiş durumdalar!
* * *
Önlem almak isteyenler için çareler basit:
Motosiklet ehliyeti imtihanı düzgün yapılsın; kurallar hakkındaki bilgiler iyi kontrol edilsin.
Trafik polisi evlatlarımız, motosikletlileri iyi denetlesin.
Yaya ve şoför şikâyetleri dikkate alınsın.
Motosiklet sürücüsü cezaları artırılsın.
Motosiklet sürücüsü kullanan işletmeler (özellikle pizzacılar, lokantacılar), ruhsata bağlansın.
İstihdam ettiği motosikletli hatalarından dolayı işveren de sorumlu tutulsun.
Bakın o zaman bu motosikletli terörü bitiyor mu, bitmiyor mu!
Emre Kongar / cumhuriyet